14 Kasım 2011 Pazartesi

Size inanmıyorum ve güvenmiyorum açıkcası...

Bir deprem oldu koskoca şehirde anneler, babalar, oğullar, kızlar öldü, tüm Türkiye ağladı. Sonra bir deprem daha oldu bu sefer yine herkes ağladı ama en çok gazeteciler ağladı.

Aslıda gazeteci demek yanlış çünkü ağlayanların hepsi muhabirlerdi aslında. Cem ve Sebahattin Bayram otelin enkazının altında kaldığında ve kurtarma çalışmaları devam ederken ne bir STK devreye girdi ne de gazetecilikle ilgili kurumlar seslerini çıkarttı.

O yıkıntının altında iki taşra muhabiri can verdi, sevdikleriyle son kez vedalaşamadan... Cem ile bir yıl beraber çalıştık gazeteyi en iyi şekilde Tunceli'de temsil etti. Ama çeşitli sebeplerden dolayı, daha doğrusu para kazanmak için DHA'ya geçti. İyide yaptı...

Şimdi buraya kadar böyle yazdık yazdıkta başlıkla ne alaka diyeceksiniz o zaman lafı fazla uzatmadan direk konuya gireyim. Aslında şimdi tam olarak onlara sesleniyorum...

Siz aslında ölü sevicisiniz a be dostlar...

Ölü sevici diye hiç tanımadıkları iki emektarın ardından ağlayan muhabirlere söylemiyorum...

Size söylüyorum ölü sevici köşe yazarları...

Cem ve Sebahattin öldü, sonra kalem tutan, köşe tutan ölü seviciler aldılar sazları ellerine başladılar çalmaya, uğraştılar belki de kendi vicdanlarını rahatlatmaya...

Cem'le Sebahattin şöyle emekçiydiler, böyle emekçiydiler, şöyle çalıştılar böyle çalıştılar diye dram yaptılar, vicdanlarını temizlediler...

Önce Yılmaz Özdil yazdı, Cem ve Sebahattin için güzelde yazdı ilk okuyan hatta ikinci kez okuyanlarda duygulandı...

Sonra Ece Temelkuran ve Umur Talu yazdı, peşinden diğerleri...

Ölen muhabirler için yazdıklarıyla okuyanların kalplerine dokundular acılar tazeyken herkes bir alkışa tuttu onları...

Ama ben size hiç inanmadım a be dostlar, çünkü siz ölü sevicisiniz, bizleri o sizin köşe yazdığınız gazetelerde çalışan muhabirleri sadece ölünce, yaralanınca hatırlar, sever ve gömersiniz...

Çünkü onlar çalıştıkları gazetelerden onlarca hatta yüzlerce muhabir kovulurken hiç bir zaman seslerini çıkartmadılar, belki yöneticilik yaparken işten çıkartılmalarına ön ayak bile oldular. Cem'le Sebahattin sizin için ölünce değerlendi, ama gazetede çıkmayan haberi yüzünden rahatsız olan patronu rahatlatmak için kovulan arkadaşımın ardından tek kelime yazamadınız, çalıştığı kurumdan onar onar gazeteciler kapının önüne koyulurken tepki bile gösteremediniz...

Size bundan dolayı güvenmiyorum a dostlar, çünkü siz ölü seversiniz...

Ve mümkünse çalışırken ölürsem arkamdan bir kelime bile yazmayın...

O zaman ne diyoruz, "Crom ölüleri say!"


13 Kasım 2011 Pazar

Süper kahraman olmak istermiydim...

Kendimi bildim bileli ki, kendimi epeydir bilirim çizgi roman okurum. Amca dediğim babamın iki yeğeni sayesinde onlarla tanıştım...

Her Türk genci gibi ders kitaplarının arasında, tuvalette, serviste bilimum her yerde onları okudum gıpta ettim.

Teksas, Tommiks, Teks, Mandrake, Zagor, Judas, Alaska, Zembla, Kinova, Örümcek adam, Süperman derken hayatımı en çok etkileyen kahramanla tanıştım...

Conan... İçlerinde en gerçekçi olan, hırsız ama dürüst, katil ama adaletli, kral ama merhametliydi... Tanrısı Crom tanrım oldu sevgilileri hayallerimi süsledi ki daha 11-12 yaşlarındaydım.

Ama kendimi bildim bileli dedim ya, e çizgi romanları da tuvalette okuyordum ama bu kahramanların arasında en gerçekçi olan Kimmeryalı Conan bile çişini kakasını yapmıyordu. E süper kahramanlar sıçıp işemiyorsa ve ben onları sıçarken okuyorsam benim süper kahraman olma hayallerim hayallerimde kaldı demekti...

Ben helada bu kadar vakit geçirip her sifonu çekme işlemi öncesi bir çizgi romanı bitirirken adamlar dünyayı kurtarıyorlardı...

Vay beeeydi benim için, ben sıçarken onlar dünyayı kurtarıyorlar pehh diyordum...

Eeee uzun bir süre bu hayallerle yaşarken yaşımda büyüdü ben ergenleşirken, yeni bir şey farkettim. Ulan bu süper kahramanlar sevişmiyordu da... Yani Conan dışında, evet kadınlarla kur yapıyorlardı ama bir tek Conan'ın gerçek kadınları vardı (çizgi romandan gerçek kadın nasıl bir kafaydıysa artık).

Dedim ki o gün kendime ulan ben çizgi roman kahramanı olmamakla iyi etmişim, niye mi ulan bunlar sevişmiyorlardı bile...

O gün süper kahraman hayallerimden vazgeçtim...

Ama şimdi farkettim ki aslında o gün süper kahraman olmaktan vazgeçtiğimde, dünyayı yeni bir belaya bulaştırmaktan kurtardım...

Buraya kadar okudun ağdalı, sözler aforizmalar göremedin değil mi?
Veya sana öğüt veren, bilgi falanda yok ortalıkta...

E bende zaten bi şeyler yazayım diye yazdım bu yazıyı. Ve hala okumaya devam ediyorsan bundan sonra yazacaklarımı da okuyabilirsin...

O zaman ne diyoruz "Crom ölüleri say!"